Forum Fix
Forumdan daha iyi faydalanabilmek için giriş yapmanız gerekiyor eğer üye değilseniz 1 dakikanızı ayırıp üye olabilirsin.

ForumFix...
Forum Fix
Forumdan daha iyi faydalanabilmek için giriş yapmanız gerekiyor eğer üye değilseniz 1 dakikanızı ayırıp üye olabilirsin.

ForumFix...
Forum Fix
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


ForumFix - Türkiyenin En Kapsamlı Forumu
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 ANILARLA ATATÜRK

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: ANILARLA ATATÜRK   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 11:55 am

HAPI YUTARDI



****** Galatasaray Lisesi'nde öğrencilerden birine sordu:
-Nil olmasaydı, Mısır ne olurdu?
Öğrenci,çabuk yanıt vermek için boş bulunup:
-Hapı yutardı...dedi.
Bu yanıt ******'ün hoşuna gitti.Öğrenciye on numara verdi.

YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR



Kral Edvard İstanbul'a geldiği zaman,yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayına yanaştı.
****** rıhtımda onu bekliyordu.Deniz dalgalıydı.Kralın bindiği motor,inip çıkıyordu.
İmparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada,eli yere değerek tozlandı.
O sırada ****** elini uzatmış bulunuyordu.
Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği zaman ******:
-Yurdumun toprağı temizdir,o elinizi kirletmez,diyerek Kralı elinden tutup rıhtıma çıkardı.

DEVRİM BİR ANDA OLUR YA DA OLMAZ



****** yazı devrimini gerçekleştirmişti.
Yaşlı,genç,kadın,erkek tüm yurttaşlar yeni harfleri öğrenmek için gece gündüz kurslara gidiyorlardı.
Devrimi izleyen iki yıl içinde bir buçuk milyon vatandaş okur yazar olmuştu.
yazı devriminin en dikkate değer yanı,******'ün bu devrimin yerleşmesinde en ufak bir ihmali bile kabul etmemiş olmasıdır.
Örneğin bazı kimseler kendisine:
-Paşam,ilkokulların ilk sınıflarından itibaren yeni harflerle öğretime başlayalım.
O kuşakla birlikte ortaokulu,liseyi ve üniversiteyi izletelim,diyorlardı.
****** bu görüş ve düşüncelerin hiçbirisine yanaşmadı. -Devrim ya bir anda olur,yada hiç olmaz,dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Geri: ANILARLA ATATÜRK   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 11:55 am

YAPACAKLARIMDAN SÖZ EDİN



Bir soruşturma dolayısıyla,******'ün başardığı işlerden Vasıf Çınar söz açmıştı.
Kendisine Sordu:
-Sizin en büyük eseriniz hangisidir?
******'ün kısa cevabı şu olmuştu:
-Benim yaptığım işler,biri ötekine bağlı gerekli olan işlerdir.Fakat,bana yaptıklarımdan değil,
Yapacaklarımdan söz edin.

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK



Yazı devriminden sonra(1928),******'ün kara tahta başındaki resmi görülünce,O'na "başöğretmen" denilmeye başlanmıştı.
Aslında,adlandırmada geç kalınmıştı.
Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra,bir İstanbul gazetecisi kendisine şöyle bir soru yöneltmişti:
-Yurdu kurtardınız.Şimdi ne yapmak istrerdiniz?
Hiç duraklamadan şu cevabı vermişti:
-Milli Eğitim Bakanı olarak Türk Kültürünü Yükseltmeye çalışmak,en büyük amacımdır.
Ondan sonra ****** nerede görünse,mutlaka orada bir okula girer,öğretmen ve öğrencilerle konuşurdu.
Birgün ******'ün yolu köy okuluna düştü.Tek sınıflı okulda bir genç öğretmen ders veriyordu.
****** sınıfa girince,öğretmen kürsüsünü terk etti.
******:
-Hayır,yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz,dedi.Eğer izin verirseniz,bizde sizden faydalanmak isteriz.Sınıfa girdiği zaman,Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Kubilay Olayı   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:18 pm

Gericiler memleketin her tarafından kışkırtmalar yapmaktan geri kalmıyordu. Değişik yerlerden gelen haberlerden, alınan tedbirlerle olayların büyümeden durdurulduğu anlaşılıyordu.

23 Aralık 1930 günü, Erenköylü Derviş Mehmet altı arkadaşıyla beraber Menemen hükümet konağına gelerek, "Ben mehdiyim, dinimiz mahvoluyor, şeriatı kurtarmaya geldim" diye bağırmaya başlamıştı. Halkı şeriat için bir bayrak altında toplamaya davet ediyordu. Büyük bir kalabalık tekbirler getirerek toplanmaya başlamıştı. Menemen'de yedek subaylığını yapmakta olan öğretmen "Kubilay" bu olaya mani olmaya kalkışınca, Derviş Mehmet ve arkadaşları kendisini yere yatırmışlar ve Derviş'in elindeki bıçakla başını keserek vücudundan ayırmışlardı. Orada bulunan 1500 kadar Menemenliden hiç kimse mani olmaya çalışmamış, bilakis tekbirler getirerek bu haince hareketi desteklemişlerdi. Derviş Mehmet, Kubilay'ın aşını kestikten sonra, kanını içmek helaldir diyerek avucuna aldığı kanı içmişti. Sonra kesik baş bir kazığa saplanarak halka gösterilmişti. Bu arada meydana yetişen bir bekçi ile jandarma askerini de öldürmüşlerdi.

Bu haber Ankara'da bir bomba tesiri yaptı. Derhal Köşke çağırıldım. Mustafa Kemal Paşa görülmemiş şekilde kızgın, üzgün ve heyecanlıydı. Başvekil İsmet Paşa, Milli Müdafaa Vekili Zekai Bey ( Apaydın ), Ordu Müfettişi Fahrettin Paşa ( Altay ) da Köşke geldiler. Mustafa Kemal Paşa, çok sinirli bir durumda söze başladı: "Bu ne haldir, mürteciler hükümet meydanında ordunun subayını din adına boğazlayabiliyorlar. Binlerce Menemenliden kimse çıkıp mani olmuyor, bilakis tekbirlerle teşvik ediyorlar. Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler? Onların namusunu ve dinini kurtaran ordunun bir subayına reva gördükleri bu saldırının cezasını yalnız hain katiller değil, hepsi en ağır şekilde çekmelidir. Bu Cumhuriyet'i ve bizim başımızı kesmektir. Bundan bütün Menemen sorumludur. Bu kasaba "Vilmodit" ilan edilmeye müstahak olmuştur. Fransızca olan "Ville Maudite" kelimesinin karşılığı cezalandırılmış şehirdir. Vilmodit kasaba demek; o kasabanın bütün halkı şehir dışına çıkarılır, aileler, birer ikişer memleketin başka şehirlerine dağıtılır, tam boşaltılmış şehir tümüyle yakılır, bugünkü ve yarınki nesillere ibret olmak üzere hükümet meydanına büyük bir siyah taş, sütun olarak dikilir. Derhal harekete geçmeliyi, dedi. Cevaplarımızı bekliyordu, yalnız itiraz dinlemeye tahammülü olmadığı anlaşılıyordu. Vakit kazanmak ve havayı biraz yumuşatmak düşüncesiyle, "Acaba ayrıntılı raporların gelmesini beklesek mi" diye bir görüş ortaya attım. Hiç cevap vermedi. Bir süre oturdu. Biz de konuşmadık. Menemen'de orduya hizmet eden veya önceden hizmet etmiş olan askerler ve aileleri vardı, masum çocuklar, ihtiyarlar, aciz kadınlar böyle ağır bir cezaya ister istemez maruz kalacaklardı. Konuşmasak bile bu fikirleri hepimiz zihnimizden geçiriyorduk. Belki bu susma sırasında Mustafa Kemal Paşa da bunları düşündü. Ancak taviz vermeye niyetli görülmüyordu, "İşte böyle olacak, dağılalım" dedi ve kalktı. Aramızda, bir iki gün beklemeyi, Mustafa Kemal Paşa'nın tepkisinin ne ölçüde değişebileceğini görmeyi uygun gördük. Ancak normal kanuni işleri hemen başlattık. Paşa'dan birkaç gün ses çıkmadı. Bir daha "Vilmodit" ten bahsetmedi. Menemen'e yollanan kuvvetler Derviş Mehmet'i ve arkadaşlarını yakaladılar. Orada kurulan Divanı Harp'te mahkeme edilerek idam edildiler. Ayrıca yakalanan baş teşvikçiler de cezalandırıldılar. Mustafa Kemal Paşa bu olayı hiçbir zaman unutmadı. Bütün memlekette daha ciddi önlemlerin alınması gereği ortaya çıkmıştı. İrtica ile mücadele hızlandırıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Ankara'yı Neden Başkent Yaptım   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:21 pm

Sıcak bir günün akşamında yanında bazı ileri gelenler ile Köşkü’nün bahçesinde dolaşıyordu. Ben de o sıralar eski Köşk’ün tavan dekorlarıyla meşguldüm. Tozlu ve sisli bir akşam Ankara’nın üzerine çökmüştü. Yer yer toz hortumları semaya doğru yükseliyor ve manzaraya daha boğucu bir hava ekliyordu. Bize:
- Ankara’yı hükümet merkezi yapmakla iyi mi ettim? diye sordu.
Tabii herkes müspet cevap verdi. Arkasından:
- Neden? suali gelince, kimi staratejiden, kimi siyasetten bahsetti. Hatta birimiz "kayalık güzeldir" gibi bir estetik nazariye de ortaya attı. ****** :
- "Şimdi dalkavukluğu bırakın diye münakaşayı kapattı. Ankara’nın hükümet merkezi olmak için saydığınız meziyetleri beni ikna etmeye yetmez. Ben Ankara’yı hükümet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm. Türk’ün imkansızı imkan haline getiren kudretini dünyaya bir kere daha tekrar etmek istedim. Bir gün gelecek şu çorak tarlalar, yeşil ağaçların çevirdiği villaların arasından uzanan yeşil sahalar asfaltlarla bezenecek. Hem bunu hepimiz göreceğiz. O kadar yakında olacak."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Türk Alfabesi   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:22 pm

******, milli tarih ve dilimizin asıl gerçeğine yol açabilmek için Güneş - Dil teorisine uzanan, dikkatleri çekebilme yolları denedi. Bu arada asıl gayesini açıklamadı. Yusuf Akçura, Ağaoğlu Ahmet, Sadri Maksudi Arsal, İbrahim Necmi Dilmen, Dr. Saim Dilemre ve Veled Çelebi İzbudak gibi konunun uzmanlarından şunu istedi: "Bana bir konuşulan Türkçe yapacaksınız ki, dünyanın neresinde olursa olsun bütün Türkler, temelde bu dili anlayabilecekler. Bugün, Türk Anavatanı, Rus işgali altındadır. Komünizm, her yolu denemekte olan bir asimilasyon ve jenosit tatbikatı içindedir. Birgün yıkılacaklardır; fakat o günü bekleyemeyiz. Çünki, Artlarında kalanlar dillerini kökten kaybetmişler ve biz onlara hep birlikte anlayabileceğimiz bir dili vermezsek boşluk doldurulamaz. Sizden bunu istiyorum." Evet ****** olmasaydı bizi benliğimize kavuşturan gerçek tarihimizden de, cehaleti yenmek yolunda başlıca dayancımız olan Türk Alfabesi'nden de sona kadar mahrum kalırdık. Dilimiz, Arap - Farsçası'nın yanında, salgın haline gelmesi, O'nun aramızdan ayrılmasından sonra başlayan, her dilde yabancı kelimelerin istilâsıyla eriyip giderdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Fatih Sultan Mehmet   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:23 pm

Birgün İstanbul ve İstanbul'un Fethi'nden konuşurlarken söz tabii Fatih'e geldi. ******'ün tarihin kendi hakkında vereceği hükmü etrafındakilere sık sık sorduğu malumdur. Söz sırası yine gelmişti. Ortaya şöyle bir sual attı: "Tarih acaba benim mi, yoksa İkinci Mehmet'in mi yaptığı işleri daha mühim bulacaktır?" Bulunanların hemen hepsi: "Siz" dediler. ******, böyle meselelerde daima olduğu gibi: "Niçin?" dedi. Sual sırası kendisine gelenler ******'ün Fatih'ten çok büyük olduğunu ispat için akla gelecek ve gelmeyecek delilleri toplamakta birbirleri ile yarışa başladılar. Hatta bazıları: "Sizin yanınızda Fatih kim olurmuş!" diyecek kadar ileri bile vardılar. Fakat, ne söylenirse söylensin, verilen cevapların ******'ü hiç tatmin etmediğini anlamak güç olmuyordu. Nihayet söz orada bulunanların en gencine geldi: "Efendim, tarih bir imtihan salonuna benzer. Karşısına gelenlere birtakım hususi meseleler verir. Neticede verdiği problemleri halledişine ve bundaki maharetine göre bir numara verir. Aşağı yukarı tarihin imtihanına çıkanların hepsi ayrı şartlar dahilinde, ayrı meseleler karşısında kalmışlardır. bunları en iyi halledenler de tereddütsüz on numara almışlardır. Zannımca, tarihin adamı olan şahsiyetlerin karşısında kaldıkları hadiseleri birbirleri ile karşılaştırmakla hükümlere varmak mümkün değildir. Fatih, karşısına çıkan problemleri en iyi şekilde hallederek on numara almıştır. Siz de önünüze serilen meseleleri halletmiş ve on numarayı kazanmış bir tarih büyüğüsünüz." ******, bu sözleri büyük bir dikkatle dinledi ve neticede: "Bravo!" dedi. Sonra, biraz evvel Fatih'i küçümseyen kişiye dönerek: "Sen halt etmişsin. Ben Fatih'ten büyük olabilir miyim? Çok kereler Fatih'in karşısında kaldığı meseleleri düşündüğüm zaman ben de aynı hal çarelerine varmışımdır. Yalnız, Fatih, benim karşısında kaldığım hadiseleri nasıl hallederdi. Bunu çok merak ederim. İkinci Mehmet büyük adamdır, büyük..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Adam Olmak - (Laiklik)   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:24 pm

İlk Mecliste bir gün laiklik konusu oluyordu. Gazi Mustafa Kemal Paşa o gün Meclis'e başkanlık ediyordu. Meclis'in tanınmış din alimlerinden bir vatandaş kürsüye geldi. Alaycı bir tavırla: "Arkadaşlar bir laikliktir gidiyor. Afedersiniz ben bu laikliğin manasını anlamıyorum" diye söze başlarken riyaset makamında bulunan Mustafa Kemal Paşa dayanamamış, oyurduğu yerden elini kürsüye vurarak: "Adam olmaktır Hocam, adam olmak!" diyerek Hoca efendinin sualini cevaplandırmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: ******'e Hakaretten Sanık Köylü   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:24 pm

******'e hakaretten sanık bir köylü hakkında takibat yapılıyordu. Durumu ******'e arz ettiler. "Mahkemeye veriyoruz" dediler. "Size küfür etmiş." ****** sordu: "Ben ne yapmışım ki ona?" Evrakı tetkik edenler açıkladılar: "Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan." ****** bunu söyleyen bir milletvekilidir. ****** sormuş: "Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?" "Hayır." "Ben Trablus'tayken içmiştim, bilirim. Pek berbat şey. Köylü bana az küfretmiş. Siz bunun için onu mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Yerli Malı Haftası   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:25 pm

Yalova'da uzun süre kaldık. Akşamları ******'ün sofrası yine konuklarla dolup taşıyor, birçok yurt sorunları bu sofrada görüşülüyordu. Bir akşam yerli malı kullanılması üstüne bir konuşma oldu. Herkes düşüncesini söylüyor, yurtta yerli endüstrinin gelişmesi için büyük bir kampanya açılması, herkesin yerli malı yemesi, yerli malı giyinmesi isteniyordu. Yerli Malı Haftası'nın açıklanışı da bu günlere rastlar. ******, herkesin öne sürdüğü düşünceleri, her zamanki dikkatiyle dinledikten sonra: "Bundan sonra önder olarak benim de yerli malı kullanmam gerek. Gardıroptaki elbiselerimi getirin. Köşkün önünde yakın" buyruğunu verdi. Herkeste bir sessizlik... O şen, gürültülü sofra sanki bir anda mezar sessizliğine bürünmüştü. Herkes birbirinin yüzüne bakıyordu. Sessizliği ilk önce, konuklar arasında bulunan Ulus Gazetesi Başyazarı Falih Rıfkı Atay bozmaya cesaret edebildi: "Paşacığım, elbiseleri yakmayın, birer tanesini bizlere verin. Biz de hatıra olarak saklayalım" deyince, ****** hafifçe gülümsedi: "Peki" dedi. Orada hazır bulunan herkese birer kat elbise verildi. Bir gün sonra Beyoğlu'nun tanınmış terzilerinden Arman, Yalova'ya getirildi. ******, Köşk'tekilerin gözleri önünde yerli kumaştan elbiselerini kestirdi ve diktirdi. O olaydan sonra ******, elbiselerini hep yerli kumaştan seçip Arman'a diktirmiştir. Bir daha İsviçre'den kumaş gelmedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:25 pm

Seçim yeni yapılmış, meclis yeni kurulmuş, sonuç Mustafa Kemal'in beklentisine en yakın biçimde alınmıştı. 26 Ekim 1923 akşamı Gazi, kabineyi Çankaya Köşkü’nde toplantıya çağırdı. Bu toplantıda başvekil Fethi Okyar'ın istifası karara bağlandı. Ertesi sabah haber, gazete manşetlerinde yer alacaktı. 28 Ekim gecesi, Çankaya'daki akşam yemeğine Latife Hanım da katıldı. Son derece heyecanlıydı. İçi içine sığmıyordu. Çünkü o akşam yemeğinin gündemini biliyordu. Sevgili Paşa'sı niyetlerini önce eşine heyecan ve içtenlikle anlatmıştı. Latife Hanım bu sebeple birkaç kez mutfağa inmiş, yemeklerin o akşam yaşanacak olayların şanına yaraşır olmasına özen göstermişti. Mustafa Kemal arkadaşlarına, yemekten sonra anayasanın bazı maddeleri üzerinde çalışacağını bildirmiş, yeni başkan adayı olduğu söylenen İsmet Paşa'yı da bu çalışmaya davet etmişti. İsmet Paşa bu daveti bekliyordu. Sofrada seçim heyecanı, seçim dedikoduları, yeni seçilenler, bu kez meclise giremeyenler hakkında konuşmalar sürüp giderken, Mustafa Kemal bıçağını eline aldı, doğruldu, derin bir nefes aldıktan sonra hafifçe tabağına vurarak: "Beyler!" dedi. O da heyecanlı, kaşları çatılmış, ama gözlerinde güleç bir ifade ile arkadaşlarına bakıyordu. Çıt çıkmıyordu şimdi yemek salonunda. "Beyler, yarın Cumhuriyeti ilân edeceğiz!" Tek tek herkasin yüzüne bakarak durumu kontrol ediyordu. Şimdi sofradakiler yıldırım çarpmış gibi kalakalmıştı. Neden sonra, beyinlerinde şok yaratan bu haberi alkışlamak birilerinin aklına geldi ve yemek odası bir anda sanki patladı. Mustafa Kemal uygun bir süre bekledikten sonra açıklamasını sürdürdü: "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasa’mıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı birkez daha gözden geçirmemiz lâzım." Gerçekten de iki arkadaş bütün gece süren çalışmalarını sabah ezanları okunurken bitirebildiler. İsmet Paşa, Mustafa Kemal'in ısrarıyla Çankaya Köşkü'nde kaldı, birkaç saat uyudu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: İngiliz Kralı Edward   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:25 pm

****** gündüz kıyamet kopsa alkollü içki almazdı. Yalnız sıcak günlerde bir iki bardak birayla yetinirdi. İngili Kralı Edward'ın İstanbul'u ziyaretinde Kral, kendi eliyle ******'e bir kadeh viski sunmuştu. ******, bu ikramı nazikâne reddetti: "Teşekkür ederim gündüzleri kullanmam." İngiliz Kralı kendi kadehini de elinden bıraktı ve cevap verdi: "Ben de sevmem."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: ******'ün Yargıç Kararına Saygısı   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:26 pm

Ölümünden iki yıl önce ******'ün canına kıymak için kurulan bir düzen meydana çıkarılmıştı. Hem bu düzeni kurmakla suçlanan kimse "Milli Mücadele"den beri Ata'nın yolunda çalışmış; sevgi ve güvenini kazanmış, birçok iyiliklerini de görmüş biriydi. Haber, yurtta şaşkınlık ve tiksinme yaratmıştı. Herkes bunu konuşuyor, "Nasıl olur, Nasıl olur!" diyor, bir türlü herhangi bir nedene bağlayamıyordu. Sanık tutuldu. Adalete teslim edildi. Fakat ******, olaydan haberi yokmuş gibi, bu konuda ne düşündüğünü açıklamak için ağzını açmadı. Adalet son sözünü söyleyinceye dek sustu. ******'ün bu suskunluğu, çeşitli yorumlara uğramıştı. Kimi "Bu üzüntülü olayı anmak istemiyor" dedi. Kimi de "Bunun doğru olduğuna inanmıyor" diye düşündü. Sanığa yükletilen suç, yargı yerinde ispat edilemediği için adam aklandı. İşte, yargıç kararını bu yolda verdikten sonradır ki ****** bu konuda ağzını ilk ve son kez olarak açtı ve yalnız şunu dedi: "Suça yeltenilmiştir; ancak yargıç buna kanacak ölçüde kanıt bulmuş değildir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Kurmak İstediğiniz Sistem Nedir?   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:27 pm

Tam İlk Anayasa'nın görüşüldüğü sıradaydı. Tutucu milletvekillerinden bir hukukçu Mustafa Kemal'i zor durumda bırakmak için, kendisine bir soru yöneltti: "Kurmak istediğiniz sistem nedir? Bunu bir tek hukuk kitabında bile bulamazsınız." Mustafa Kemal, milletvekilinin bağırarak konuşmasına karşı soğukkanlılıkla cevap verdi: "Her şey önce uygulanıp denenmelidir, ancak ondan sonra ilke ve kurallara dönüşür." Bu karşılıktan sonra bir süre susan Mustafa Kemal, birdenbire sertleştirdiği bakışlarını, soruyu yönelten milletvekiline dikti ve sert bir sesle ekledi: "Ben onu kurayım, onda sonra siz kitaba yazarsınız."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Cumhuriyet   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:27 pm

******, Mudanya yolu ile Bursa'ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kitlesi, iskelede etrafını çevirmiş bulunmakta idi. Bir kadının, elinde bir kağıtla ******'e yaklaştığı görüldü. İhtiyar, zayıf bir kadındı. Ata'nın yolunu keserek titrek bir sesle: "Beni tanıdın mı oğul? Ben sizin Selanik'te komşunuzdum. Bir oğlum var; Devlet Demir Yolları'na girmek istiyor. Siz O'nu alsınlar dediniz. Fakat müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış. Ne olur bir kere de siz söyleseniz." ******'ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle: "Oğlunu almadılar mı?" dedi. "Ben tavsiye ettiğim halde mi almadılar? Ne kadar iyi olmuş. Çok iyi yapmışlar. İşte Cumhuriyet böyle anlaşılacak..." Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu ve ****** adete coşku dolu bir sesle: "İşte Cumhuriyet'ten beklediğimiz netice" diyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Vatanı Tek Başıma Müdafaa Ederim   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:28 pm

23 Nisan 1920... Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Memleketin her tarafından birçok mebuslar gelmişti. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı, Ankara'da hiçbir şeyin olmadığını görünce yeise düşmüşlerdi. Bahsedilen, ne Yeşilordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir şey yoktu. Sadece Mustafa Kemal...
...Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse Meclis'te huzursuzluk olmayacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlıydı. ******'ün hayatında belki böyle canlı bir tablo doğmamıştı. Mebuslara hitaben:
"İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek, memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Millî Meclis'e davet etmedim. Herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatıyla, buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hattâ hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal, mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı'a çıkar, orada tek kurşunum kalına kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna ant içtim."
Diye gürleyince, herkesi bir heyecan dalgası sardı. Hiçbiri gözyaşlarını zaptedemiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Yabancı Generallere Verilen Ders   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:28 pm

Mustafa Kemal Birinci Dünya Savaşı'nda Viyana'dadır. Generaldir. Bir otelde kalmaktadır. Birçok ecnebi generaller ve diplomatlar da bu otelde kalmaktadır. Mustafa Kemal, yemek salonuna indikçe Avusturyalı bir diplomat ailenin kendisine küçümseyerek baktığını hissediyor. Bir kolayını bulup bu aile ile tanışıyor. İlk fırsatta Mustafa Kemal'e askerlikten bahis açarak bu mesleğin bilgi ile beraber tecrübeye de ihtiyacı olduğunu söylüyorlar ve hemen arkasından da: "Türk Ordusu'nda sizin gibi genç generaller çok mudur?" diyorlar. Mustafa Kemal bunlara unutamayacakları bir ders vermek istiyor. Ve iki gün sonra aynı aileyle birlikte yemek yiyorlar. Mustafa Kemal, Avusturyalıların genç general Napolyon'a karşı kaybettikleri meşhur Olm Meydan Muharebesi'ni anlatmaya başlıyor ve sözü şöyle bitiriyor: "Evet muhterem baylar; Fransız Orduları'nı sevk ve idare eden Napolyon da Olm Meydan Muharebesi'ni kazandığı zaman çok genç bir generaldi." Avusturyalılar bundan sonra ne Mustafa Kemal ile yemek yemişler ve ne de Türk generallerinden ve tarihten konu açmışlardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: O Memleket Batar   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:29 pm

Bundan kaç yıl önceydi bilmiyorum, Mustafa Kemal Paşa ile beraber Gül Cemal Vapuru'nda verilen bir baloda bulunuyorduk. Ekselans'ın bana karşı büyük bir ilgisi vardı. Bir aralık dalmış, yere bakıyordum. Birdenbire: "Madam" dedi. "Aşka tutulmuş bir kadın gibi ne düşünüyorsunuz öyle derin derin?" Ben o zaman nereden hatırıma esti bilmiyorum, anlaşılan dilimin ucuna gelmiş olacak ki, düşünmeden hemen cevabını verdim: "Paşam" dedim. "Başbakanınızın dudaklarından eksik olmayan şu neşeli, sempatik gülüşlerine hayranım. O kadar güzel erkek gülüşü ile gülüyor ki." ******: "Başbakanımın gülüşlerine hayran olmuşsunuz, benim de belki dansımdan hoşlanırsınız. Madam müsaade ederseniz bu valsi beraber yapalım. " dedi. Kalktık ve dönmeye başladık. Ben o zaman gençtim. Belki biraz da şımartılmış kadındım. Nereden içime o heves doğdu bilmiyorum, başladım dansta Paşa'yı ben idare etmeye. Bir kez baktı, ses çıkarmadı. Bir daha baktı, yine ses çıkarmadı. Nihayet üçüncüsünde birdenbire durdu. Hiddetli değil, fakat gözlerini ciddiyetle bana çevirdi: "Madam, bir erkekle bir kadın yanyana durdukları zaman, yönetmeyi erkeğe bırakmak en doğru davranıştır." Çocukluk işte. Ben büyük bir cesaretle şöyle bir karşılık verdim: "Müsaade edin de Paşam, ne olur bir kez de ben sizi idare edeyim" dedim. Kızmadı. Aksine gülmeye başladı. "Bir memleket idare edeni, bir kadın idare etmeye kalkarsa, o memleket batar, gelin biz yerimize oturalım sizinle." Beni elimden tutup getirdi ve yanındaki yanındaki koltuğa oturttu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burock45
Süper Fix Üye
Süper Fix Üye
burock45


Mesaj Sayısı : 185
FixPoint : 8
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : Manisa

ANILARLA ATATÜRK Empty
MesajKonu: Sevmek Ne Kelime Atam, Taparım!   ANILARLA ATATÜRK EmptyPerş. Haz. 11, 2009 2:29 pm

******, muhtelif vesilelerle maiyetinde çalışan kimselerin samimiyet ve sadakatlarını imtihan etmesini gayet iyi bilirdi. İnsanların halet-i ruhiyesini, niyet ve emellerini teşhis ve temyiz etmekte şelaleler saçan bir zekaya malikti.
O büyük insan, bir gece Çankaya köşkündeki bir ziyafette devrin vekillerinden maruf bir zata şöyle bir sual sorar:
- Beni hakikaten sever misiniz?
Muhatabı hemen cevabı yapıştırır:
- Sevmek ne kelime Ata'm, taparım!
- Peki her dediğimi de yapar mısınız?
- Derhal
******, bu söz üzerine belinden tabancasını çıkarır ona uzatır.
- Öyleyse, al tabancamı, sık kafana...
- "Aman Atam" der, herhalde benimle şaka ediyorsunuz. Benim ölmemi istemezsiniz. Meseleyi anlayan ******, yeleleri kabaran bir aslan mehabetiyle dışarıda hizmet eden askeri yanına çağırıp aynı sualleri sorup, cevabını aldıktan sonra, karşısında Toroslar’dan kopmuş bir kaya parçası gibi duran bu bağrı yanık Anadolu çocuğuna tabancasını uzatıp kafasına sıkmasını emreder. Aslan Mehmetçik, bu emri bilatereddüt yerine getirir, fakat kendisine bir şey olmaz. Çünkü, ******, daha önce tabancasındaki merminin kurşununu çıkarmıştır.
İşte o zaman, ****** yanındakilere şöyle der:
- Beni ve vatanı seven hakiki insanı gördünüz mü?
Ruhu şad olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ANILARLA ATATÜRK
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sözleri
» ****** 'ün Hayatı
» ******'ün Sözleri
» ATATÜRK VECİZELERİ
» ATATÜRK İLKELERİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Forum Fix :: Genel Kültür :: ******-
Buraya geçin: